Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Süleyman Keleş son kitabı “Anılar ve Alıntılar” ve kendisi hakkında çarpıcı açıklamalara imza attı

..

Süleyman Keleş son kitabı “Anılar ve Alıntılar” ve kendisi hakkında çarpıcı açıklamalara imza attı
09.04.2025
A+
A-

Yazdığı “Anılar ve Alıntılar” kitabı ile hem sosyal medyada hem edebiyat dünyasında büyük ses getiren Süleyman Keleş ile magazin sitemizin başarılı yazarlarından Raif Akyüz bir röportaj gerçekleştirdi.

Raif Akyüz : Süleyman Keleşi tanıyarak röportajımıza başlayalım ?

Süleyman Keleş :1981 yılında Samsun’un Salıpazarı ilçesinde doğdum. İlkokulu Samsun’un Karaman Mahallesi’nde tamamladıktan sonra, Çarşamba İmam Hatip Lisesi’ne devam etti. Lise ve üniversite eğitimini açıktan tamamlayan Keleş, eğitimine olan bağlılığını her zaman sürdürdü.

1997 yılında İstanbul’a yerleşen Keleş, burada çeşitli firmalarda orta düzey yöneticilik yaptı. İstanbul genelindeki prestijli projelerde yer alarak, yönetim deneyimini geliştirdi. Keleş’in görev aldığı projeler arasında İstanbul’daki plazalar, hastaneler, alışveriş merkezleri ve İstanbul Havalimanı gibi büyük ölçekli projeler yer alıyor.

Raif Akyüz : Kitap yazma fikri nasıl doğdu ? Bu süreç nasıl gelişti ve sizi yazmaya yönlendiren şey neydi ?

Süleyman Keleş: İş hayatım boyunca Türkiye’nin birçok ilini gezerek edindiği tecrübeleri ve karşılaştığı zorlukları bir kitap haline getirmeyi düşündüm. Bir çok ili gezerken şirketinin verdiği görevle Türkiye genelindeki projeleri ziyaret ettim, eğitimler verdim ve müşteri görüşmeleri yaptım. Gezdiği her şehirde notlar alarak, bu deneyimlerini kitabında okurlarıyla paylaşma fikri oluşunca kaleme almaya karar verdim.

Kitabının amacı, okurlarının kendi yaşamlarında benzer deneyimler bulabileceği bir eser ortaya koymak. Kitabım sadece iş dünyasına hitap etmediği gibi aynu zamanda farklı kesimlerden insanların da kendine dair bir şeyler bulabileceğini düşünüyorum. “Kitabımda amacım, okuyan kişilerin hayatlarında karşılaştıkları zorluklara karşı bir şeyler bulabilmeleridir”

Raif Akyüz : Kitabınızı okuyan birisi olarak kitabınızda çocukluk anılarınızdan bahsediyorsunuz ve çok ilginç anılar var. O dönem hakında bize neler anlatabilirsiniz, neler yaşadınız?

Süleyman Keleş : Çocukluğunda köyde zorlu kış koşullarıyla mücadele ederdik. İlkokula gitmek için her gün üç kilometreyi karla kaplı yollarda kat eder ve okulumuza odun taşımak zorundaydık çünkü o odunlarla sınıfımız ısınıyor ve o sıcak ortamda eğitimimizi alıyorduk. “Yüz hizama kadar kar birikiyordu ve dereden geçmek bile zorluktu. Öğretmenimiz, ‘Eğer odun taşımazsanız ısınamazsınız’ diyerek bu işi ciddiye almamızı sağlıyordu” Ama bu yaşadıklarım baa hayatın zorluklarını ve  hayatın değerini öğretti.

Raif Akyüz : Süleyman Bey, eğitim ve liderlik alanındaki başarınızın temelinde ne gibi deneyimler ve kişisel özellikleriniz yatıyor? Ayrıca, özellikle İstanbul Havalimanı’ndaki büyük eğitim projeleri gibi zorlu projelerde nasıl bir yaklaşım sergilediniz?”

Süleyman Keleş: Daha öğrencilik yıllarında 23 Nisan törenlerinde şiir okuması ve sınıf başkanı olmasıyla erken yaşta liderlik vasıfları sergilemeye başladım. Bu erken dönem deneyimleri, benim gelecekteki liderlik yolculuğunda önemli bir yer tuttuğuna inanıyorum.

United Group’ta eğitim liderliği yaparken, Türkiye genelinde 10 binin üzerinde kişiye eğitim vererek büyük bir başarıya imza attığımı düşünüyorum. Özellikle İstanbul Havalimanı’ndaki eğitim projeleriyle dikkatleri üzerime çektim.  Havalimanı personeline güvenlik, müşteri ilişkileri ve ekip çalışması gibi konularda eğitimler verdim. Eğitimler, çalışanların işbaşı yapmadan önce kritik süreçlere hakim olmalarını sağladı.

Raif Akyüz : Lider ruhlu olduğunuzu düşünüyor musunuz?

Süleyman Keleş : Zaman zaman lider ruhlu olduğumu düşünüyorum. Liderlik, kişilik özelliklerinin bir birleşimi olarak şekillenir. Birçok kişi, doğuştan sahip olduğumuz bazı özelliklerin, kişiliğimizi ve liderlik becerilerimizi etkilediğini savunuyor. Özellikle Koç, Yay ve Aslan burçları, genellikle liderlik vasıflarıyla tanınır. Bu burçların liderlik potansiyeli taşıdığına dair gözlemler yapılmıştır. Ayrıca, bazı uzmanlar isimlerin de liderlik özelliklerini şekillendirebileceğini ileri sürüyor. Örneğin, ‘Serdar’ gibi isimlerin, kişilerin liderlik becerilerini güçlendirebileceği düşünülüyor.

Bunun yanı sıra, kan gruplarının da liderlik üzerinde etkisi olduğuna inanılıyor. Özellikle 0 kan grubuna sahip bireylerin zorluklar karşısında güçlü bir liderlik sergileyebileceği gözlemlenmiştir. Bu faktörler, liderlik özelliklerimizin doğuştan geldiğini ve zamanla şekillendiğini gösteriyor.

Raif Akyüz : İlk baba olduğunuzda neler hissettiniz? Şu anda dört çocuğunuz var, babalık deneyiminiz nasıl şekillendi?

Süleyman Keleş :Babalık, hayatımın en özel deneyimlerinden biri oldu. İlk kez baba olacağımı öğrendiğimde yaşadığım heyecanı hala net bir şekilde hatırlıyorum. O an, tarif edilemeyecek bir duyguydu. Eşim hamile olduğunu öğrendiğinde, ben bir hastanede görevdeydim. Test sonuçlarını almak için laboratuvar arkadaşlarımla görüşüp, birkaç saat sonra sonucu öğreneceğimi söylediler. O merakla, yemekhaneye gitme anım hâlâ aklımda. O anın heyecanı, baba olmanın gücünü ilk kez hissedebildiğim bir andı.

Elhamdülillah, dört kızım oldu. Bu duygu, gerçekten yaşanmadıkça anlaşılabilecek bir şey değil. Aile kurma ve çocuk sahibi olma süreci, herkesin hayatında özel bir yer tutmalı. Sağlıklı bir ailemiz olduğu için çok şükür, bu süreç hayatımın en kıymetli anılarından biri oldu.

Raif Akyüz : Siyasete girme fikri nasıl oluştu ve bu süreçte yaşadığınız önemli dönüm noktaları nelerdi? Ayrıca, “Doğan bir Güneş Süleyman Keleş” sloganınız oldukça dikkat çekici. Bu sloganın oluşum sürecini bizimle paylaşır mısınız?

Süleyman Keleş : Siyasetle ilgim, aslında çocukluk yıllarına dayanıyor. İlkokulda çevremdeki insanların sürekli siyaset konuşması beni bu alana yönlendirdi. Öğretmenim de kitap okumayı teşvik ederdi, ben de gazete ve kitaplarla başladım. Bir gün, babamın getirdiği Süleyman Demirel’in seçim beyanatını balkona çıkıp bahçeye doğru okuduğumu hatırlıyorum. O sırada köyün imamı bana espri yaparak, “Süleyman, başımıza siyasetçi mi kesildin?” demişti.

Siyasete olan ilgim zamanla daha da büyüdü ve derinleşti. Bir dönemde, köyümüzdeki imamla birlikte İstanbul’daki Büyükşehir Belediye Başkanlık seçimlerinde Tayyip Erdoğan’a destek vermek için seçim çalışmaları yapıyorduk. Köyümüz İstanbul’a 1.500 kilometre uzaklıktaydı, ama biz kazanacağımızı biliyor, ancak daha fazla oy alabilmek için akrabalarımıza ve tanıdıklarımıza ulaşarak çetele tutuyorduk. Bu dönüm noktaları, siyasetle olan bağımı kuvvetlendirdi.

“Doğan Bir Güneş Süleyman Keleş” sloganım ise halkın içinden biri olarak, umut ve yeni bir başlangıç mesajı verme amacını taşıyor. Bu sloganın amacı, toplumda olumlu değişimler yaratmak ve insanların yaşamlarını daha iyi hale getirebilmek adına bir lider olarak yükselmektir. “Güneş” metaforu, her yeni başlangıcın bir umut ışığı taşımasını simgeliyor ve ben de halkıma bu ışığı sunmayı hedefliyorum.

Raif Akyüz: Milletvekili Adayı olduğunuz seçim süreci nasıl geçti? Seçim stratejileriniz ve ön planda tuttuğunuz kriterler nelerdi?

Süleyman Keleş : AK Parti’de uzun yıllar siyasetin içinde yer almış bir isim olarak, bu süreçlerin kendisi ve gelecek nesiller için önemini biliyordum. Bu dava içinde safımızı belli ettik ve benden sonraki nesillerin gelişiminde örnek olmak istedim, ama benim için  siyasete girmesinin en büyük nedeni halkın içinden biri olarak onların duygularını ve ihtiyaçlarını daha iyi anlayabilmemdir.

Toplumumuzun içinde yaşadık, minibüsle işe gittik, otobüse bindik, yürüdük. Bu süreçleri yaşadım ve halkın duygularını daha iyi anlayabiliyorum.

Seçim sürecinde çeşitli ilçelerdeki dernekler ve ilçe teşkilatlarıyla görüşerek adaylık sürecini başlattım, yerel siyasetteki deneyiminin de çok değerli olduğunu bu süreçte görmüş bulundum.Meclis üyeliği de yaptım, bu süreç bana halkın gerçek problemlerini yerinde görme fırsatı sundu.

Raif Akyüz: United Group firmasında çalışıyorsunuz. Buradaki göreviniz ve firmanın faaliyet alanları hakkında bilgi verebilir misiniz?

Süleyman Keleş :United Group bünyesinde eğitim liderliği yaparak, Türkiye genelinde 10 binden fazla kişiye eğitim verdiğimi daha öncede belirtmiştim. Bu süreçte, özellikle kimyasallar, müşteri ilişkileri, ekip çalışması ve oryantasyon eğitimlerine odaklandık. İstanbul Havalimanı’ndaki büyük eğitim projeleriyle dikkat çekti ve burada yaklaşık 5 bin personele eğitim vererek, çalışanların güvenlik prosedürleri ve emniyet konularında bilinçlenmelerini sağladım.

Eğitimlerin temel odak noktalarından biri, devletin zorunlu eğitimleri ve havalimanı güvenliği üzerineydi. İşbaşı yapacak çalışanların olası durumlar karşısında nasıl davranacaklarını öğrenmelerini sağlayarak, daha hazırlıklı olmalarını hedefledim. Bu projeler, hem eğitim hem de operasyonel başarı açısından önemli bir yer tutuyor.

Raif Akyüz: İşe alım noktasında adaylarda nelere dikkat ediyorsunuz?

Süleyman Keleş : İşe alım noktasında, özellikle biz devlete yakın kurumlarla çalıştığımız için, sabıka kaydının olmamasına, bir de temsil etme noktasının gerçekten o gönderdiğimiz projeye uygun olup olmadığına dikkat ediyoruz. Mesela, biz birçok özel projelerle çalışıyoruz: Roketsan, Havelsan, TOG, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı ofisler, Spratlik Bahtı gibi projelerle. Göndereceğimiz aday gerçekten o kurumu temsil edebilecek mi? Mesela, TOG’a aldığımız bir aday, TOG’da çalışmanın bilincinde mi? Milli bir duygusu var mı? Memlekete faydalı olmak için mi çalışıyor? Tabii ki hepimiz para için çalışıyoruz, bu önemli. Para olmasa çalışamayız. Mesela Yeşilay’a bir adam alacağız ama o kişi bahis oyunu oynuyorsa, sigara içiyorsa, alkol alıyorsa, böyle dandik işleri varsa, kafa tabiriyle, biz onu Yeşilay’a koyma şansımız yok. Doğru. İstanbul Havalimanı’ndan yine aynı şekilde, aynı duygu, aynı şey. Geçmişte mahkeme süreçleri, farklı durumları varsa, havalimanına alamayız. Yani işin özeti, ilk önce o kişi o kuruma uygun mu? Mesela, Turkuaz Medya’ya da bir adam yönlendiriyorsa ama adam o işi bilmiyor, ben Turkuaz Medya’ya karşı bir kişiyim. Onu oraya alamayız, o iş için uygun değil. Onunla açık görüşüyoruz, haklı bir yere gönderiyorum onu. Ama Turkuaz’a alacaksa, Turkuaz’a gönderiyoruz.

Raif Akyüz: Şu anda hayal ettiğiniz yerde misiniz? Hayatınızda gerçekleştirdiğiniz en büyük hedef veya hayaliniz nedir?

Süleyman Keleş : Henüz istediğimiz noktada değilim, ancak zamanla insanlara faydalı olma amacım doğrultusunda ilerliyorum. Bu, belki de ailemden gelen bir özellik ya da karakterimden kaynaklanıyor. Bulunduğum çevrede, sokağımda, yolumda, aydınlatmada iyileştirmeler yapabilmek için çaba gösteriyorum. Asıl amacım Allah’ın rızasını kazanarak, topluma faydalı olabilmek. Örneğin, köydeki yolun betonlanması için 5 yıldır mücadele ediyorum. Toplum için daha fazla ne yapılabilir diye sürekli düşünüyor ve buna yönelik çalışıyorum. Bu süreçte en büyük hedefim, insanlar için anlamlı ve faydalı işler yapabilmek.

İnşallah siyasetle ilgili bir yere gelmeyi hedefliyorum, örneğin milletvekili olmak. Ayrıca ikinci kitabımı çıkardım ve bu kitapta daha detaylı stratejilere yer vereceğiz. Amacım, insanlara faydalı olmak.

Bu doğrultuda çalışmalarım devam ediyor. Şu an İstanbul Gaziosmanpaşa İstihdam Birim Başkanıyım ve İstanbul genelinde işe alımlar yapıyorum. Ayrıca, İHH Gaziosmanpaşa temsilciliğinde ihtiyaç sahiplerine destek veriyorum. Türkiye genelinde de işe alım süreçlerine katılıyorum; örneğin, yarın TOG’un mülakatına katılacağım.

Sivil toplum kuruluşlarında da aktifim. İstanbul Samsunlar Federasyonu’nda başkan yardımcısıyım ve İnsan Kaynakları biriminde çalışıyorum. Bu federasyon aracılığıyla hemşehrilerimize ve farklı gruplara yardımcı oluyorum. En önemli hedefim, insana odaklanan çalışmaların artırılmasıdır.

Raif Akyüz : Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya gelme fırsatınız oldu mu? Eğer olduysa, o görüşme hakkında neler paylaşabilirsiniz?

Süleyman Keleş :Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığım görüşmelerde, özellikle adalet sisteminin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulamaya çalışırken, toplumsal sorunlar arasında kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve devletimize karşı yapılan haince saldırılara dikkat çektim ve  bu tür suçlar için caydırıcı cezaların artırılması gerektiğini belirttiğimde de sayın Cumhurbaşkanımızın da aynı fikirlerde olduğunu bir kez daha gördüm.

Kadın, çocuk ve masum insanlara yönelik suçların ardından cezaların daha etkili ve toplumu koruyucu bir anlam taşıması gerektiğini savunmuştur. Ayrıca, devlet ve güvenlik güçlerine yönelik hain saldırılara karşı daha sert cezaların uygulanmasının önemini belirttim.

Cezaevlerinde suçluların yaşam koşullarını da ele alırken, özellikle cinsel suçlar gibi toplumun vicdanını yaralayan suçları işleyen kişilerin rahat yaşam koşullarına sahip olmalarının adalet duygusunu zedelediğini ifade etmeye çalıştım. Bu tür suçlara karşı verilen cezaların yetersiz olduğunu ve cezaevindeki imkanların suçluların rahat yaşamasına olanak tanıdığını düşündüğünü vurguladım. Ama yukarıda belirttiğim gibi sayın Cumhurbaşkanımız da zaten aynı görüşleri daha önceden benimsemiş ve bu yolda uzun yıllardır çalışmalarına devam ettiğiniz bizzat gözlemlemiş oldum.

Raif Akyüz: Dijital dünya ve dijital para üzerine bir iş kurmuşsunuz, ancak dolandırıldığınızı belirttiniz. Bu süreç nasıl gelişti ve yaşadığınız deneyimi bizimle paylaşır mısınız?

Süleyman Keleş :Rahmetli Necmettin Erbakan, Türk dünyası için ortak bir dijital para birimi oluşturulması gerektiğini savunuyordu. Bu görüş, günümüzde hâlâ geçerliliğini koruyor. Dijital para birimleriyle ilgili deneyim yaşayan bir kişi, devlet kontrolünde bir dijital para biriminin, Türk dünyası ve İslam alemi için önemli bir güç unsuru olacağını belirtti.

Ancak, dijital para birimlerine yatırım yaparken yaşadığı kayıplar, yatırımcıyı temkinli olmaya itti. Özellikle devlet kontrolü dışındaki dijital paraların riskli olduğunu vurguladı. Yine de dijital para birimlerinin gelecekteki ekonomik sistemde önemli bir rol oynayacağına inanıyor.

Azerbaycan gibi ülkelerle işbirliği yaparak dijital bir para birimi oluşturmanın ekonomik bağımsızlık için kritik olduğunu belirtti. Bu tür bir adım, stratejik ve ekonomik açıdan büyük bir etki yaratabilir.

Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Türkiye’nin savunma sanayisi ve gençlik politikalarına yönelik vizyoner fikirleriyle tanınır. Erbakan, insansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) gibi projeleriyle Türkiye’nin savunma alanında önemli başarılar elde etmesine öncülük etti. Ayrıca, “çelik kubbe” savunma stratejisiyle ülke güvenliğine dair yenilikçi bir fikir sundu.

Erbakan, bir ülkenin gücünün sadece silahlarında değil, imanlı ve inançlı gençlerinde olduğunu vurgularak, gençlerin manevi güçlerinin ülkeye katkı sağladığını savundu. Bu yaklaşım, gençlerin sadece fiziksel değil, manevi gücüyle de ülke için önemli bir değer taşıdığı perspektifini sunar.

15 Temmuz darbe gecesi, Erbakan’ın “Bir ülkenin asıl gücü, imanlı ve inançlı gençleridir” sözünü doğruladı. Halk, yalnızca bayrakları ve inançlarıyla direniş gösterdi. Tanklara doğru yürürken, gerçek “zırhın” iman ve inanç olduğunu fark ettiler. Bu, Çanakkale’deki Seyit Onbaşı ve Ulubatlı Hasan’ın mücadelesine benzerdi. İman ve inanç , zor anlarda en güçlü silah haline gelir. Erbakan’ın vizyonu, inançlı gençlerin gücünü vurguluyor ve Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin temelini oluşturuyor.

Raif Akyüz : Mevlana’nın Türbesini ziyaret etmiş ve 7 öğüdünü kitabınızda yer vermişsiniz. Bu öğütleri kendi hayatınızda nasıl uyguluyorsunuz? Bu öğütler, hayatınıza nasıl bir yön verdi?

Süleyman Keleş : Mevlana Hazretleri’nin öğütlerini hayatında gerçekten uygulamaya çok özen gösteriyor. Özellikle Mevlana’nın “güneş gibi ol” ve “toprak gibi ol” öğütleri, onun yaşamını şekillendiriyor. “Güneş gibi ol” demek, başkalarına sevgiyle ve hoşgörüyle yaklaşmak demek. “Toprak gibi ol” ise alçakgönüllülüğü, kibirden kaçmayı ve tevazuyu anlatıyor. Süleyman Keleş de bu öğütleri hayatına geçirmeye çalışıyor; insanlara olumsuz bakmamak, zorlukları ders olarak görmek ve nefsine hakim olmak için çaba harcıyor. Bu şekilde, hayatını daha huzurlu ve sevgi dolu bir şekilde yaşamayı amaçlıyor.

Raif Akyüz : Son olarak değerli okurlarımıza neler söylemek istersiniz ?

Süleyman Keleş :Kitabımın temel amacı, okurlarda bir şeyler uyandırmak ve onların iç dünyalarında bir iz bırakmaktır. Yazarlık, bazen sadece bilgi aktarmakla kalmaz, aynı zamanda yazarın içsel dünyasının bir yansımasıdır. Yazdığım her kelime ve her alıntı, kişisel bir anlam taşır ve bu anlam, yalnızca okuyanlarla değil, aynı zamanda benimle de etkileşime girer. Kitapta yer alan her bir anı ve alıntı, benim için özel ve derin bir anlam taşır; bunlar sadece başkalarına hitap etmek için eklenmiş parçalar değil, kişisel deneyimlerim ve düşüncelerimden beslenen yansımalardır.

Okurlardan gelen eleştirilerde bazen, bazı kişilerin kitabımda kendilerini bulamadığına dair yorumlar almış olabilirim. Ancak ben, yalnızca içsel bir bağ kurmadığım, gerçekten bana bir şeyler katmayan isimleri ve anıları kitabımda yer vermedim. Çünkü her şeyin bir anlam taşıması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, kitabım sadece bir yazı değil, ruhumdan ve içsel dünyamdan bir parçadır. Her sayfa, bir duygu yoğunluğu ve düşünce derinliğiyle şekillenmiş, tamamen bana ait bir deneyimi ve hissiyatı yansıtmaktadır. Kitabımda her kelime, yazarı ve okuyucuyu aynı derecede etkileyen bir iz bırakmayı amaçlar.

Röportaj: Raif Akyüz/ Magazinname.com

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.